bugün

entry'ler (646)

enerji piyasası düzenleme kurumu

son dönemde verilen ve verilecek olan lisanslarla, türkiye'nin belki de önümüzdeki 10 yılında verilecek olan toplam yenilenebilir enerji lisansını birkaç aylık bir operasyonla -belki de giderayak- bir anda veren bir kurumdur.

olay muhtemelen kamuoyunda hiç gündeme gelmeyecek ama enerji sektöründekiler bu dediğim sürecin çok net farkındalar ama kimse, kendi de bir parmak bal kapabilirim umuduyla gündeme getirmiyor ve bu olay böyle geçilecek muhtemelen.

Çok detaylara girmeden olayı kısaca özetleyim:

* Enerji piyasasında lisanslı elektrik üretmek için ilgili lisanslar EPDK tarafından verilmekte. Güneş ve Rüzgar'dan elektrik üretmek düşük maliyetli olduğu için herkes bu lisansların peşinde fakat uzun zamandır YEKA projeleri dışında yeni lisans verilmiyordu. YEKA projeleri ise zaten açık eksiltme usulü yarışma ile alınabiliyor.
* Sonra bir gün EPDK çıktı dedi ki, enerji depolama tesisi kurmayı taahhüt edene yarışmasız lisans hakkı vereceğim.
* Bu gelişme sektörde birçok firmayı heyecanlandırdı ve herkes EPDK tarafından bu sürecin nasıl olacağını açıklayacak yeni bilgileri beklemeye başladı.
* Tüm bu gelişmelerden önce, santral kurmaksızın enerji depolama tesisi kurmak için firmalar başvuru yapıp enerji depolama tesisi kurabiliyorlardı fakat elektrik üretmeden, sadece al sat yapabiliyorlardı. Bunun için tedarik lisansına ihtiyaç duyuluyor. Fakat elektrik üretmeden bu ticaretin yapılması çok karlı olmadığı için pek kimse bu lisansa başvurmuyordu.
* Birçok firma EPDK tarafından sürecin nasıl ilerleyeceğinin açıklanmasını beklerken, bazı firmalar enerji tedarik lisansı almaya başladılar ve enerji depolama tesisi kurmak için lisans başvuruları yaptılar.
* Ve sonra EPDK çıktı, süreci tanımladı, fakat şöyle çok kritik bir hak tanıdı: daha önce enerji depolama tesisi kurmak için tedarik lisansı ile başvuran firmalar, bu başvurularını revize ederek rüzgar veya güneş santrali kurabileceklerdi.
* Bir şekilde bu bilgiye önceden sahip olan firmalar, kimse ile rekabete girmeden (şebeke kapasiteleri limitli olduğu için büyük bir rekabet var) enerji depolama izinlerini alıp bunları sonradan değiştirerek enerji üretim santralini de içerecek şekilde başvurularını revize ettiler ve bu önlisansları aldılar.
* EPDK başkanı çıktı, her yerde 100 GW başvuru oldu diye, sanki kendisinin bir başarısı varmış gibi gerine gerine haber yaptırdı.
* Bunlardan ne kadarı, adil rekabete aykırı bir şekilde, diğer kimsenin haberi yokken enerji depolamadan başvurup sonradan değiştirenler, bunu bilmiyoruz.
* Şimdi eminim çıkacak diyecek ki, "bizim açımızdan tüm başvurular önlisans alabilir ama TEiAŞ kapasitesi yok bu nedenle herkese önlisans veremiyoruz"

Şimdi bu işin ticari büyüklüğünü hesaplayalım. 1MW bu tür bir tesis için sadece lisansın değeri yaklaşık 150.000 USD. Muhtemelen bu dönemde EPDK toplam 20-30 bin MW önlisans verecek. Yani toplam oluşturulan değer 20.000 * 150.000 = 3 Milyar dolar !!
Bunun ne kadarı, kimsenin haberi yokken depolamadan başvuranlara verilecek, bu belirsiz.
Ayrıca, giderayak türkiyenin önümüzdeki 10 yılda verilecek olan toplam lisansını 3-4 aylık bir operasyonda vermek hak mıdır? Bunun hesabı sorulacak mıdır?

Malesef burası Türkiye ve muhtemelen bunlar, yapanların yanına kar kalacak.
Ben tarihe not düşmek bilinciyle tüm bunları gören biri olarak belirtmiş olayım. Gelişme olursa güncellerim.

gönlü ve götü güzel kız

Memesi guzel degilse hep bir seyleri eksik kalacak kizdir.

yüksek faize rağmen doların yükselmesi

Merkez bankasının güven kaybetmesinden kaynaklanmaktadır.

togg un tasarım ödülü alması

tasarım: pininfarina
motor: bosch
batarya: farasis

128 milyar dolar

bu parayla, türkiyede açlık sınırında yaşayan tüm evlere (TÜM diyorum), 6 yıl boyunca asgari ücret yardımı yapılabilirdi.

Hani yaklaşık 1 yıldır süren, herkesin belini büken, devletin kimseye yeterince destek sağlayamadığı, bu yüzden büyük acılar yaşanan pandemi sürecinin tam 6 katı uzunluğunda bir süre.

türkün dili arapçadır

eksiledim.

central park

ankara'da çok benzeri yapılabilecekken, i.melih yüzünden yapılamamış olandır: bknz:(#44406457)

ankapark

2.150.000 m2'lik bir alanda, ankaranın göbeğinde kurulmuş, kurulduğu günden beri hiçbir işe yaramamış ucube bir parktır.

ankaraya bu kazığı atanlar, umarım bir yerlerde bunun hesabını verirler.

oysa herkesin uzaktan özenerek baktığı central park gibi bir alan yapılabilir, çok daha katma değerli bir bölge daha az maliyetle yapılabilirdi.

central park yüzölçümü: 3.100.000 m2. central park'ın 3te2'si büyüklüğünde bir parkımız olabilecekken, hiçbir işe yaramayan, kendine işletmeci bile bulamayan bir demir yığınımız var.

robot süpürge

parasını kesinlikle hakeden şeyler listemde bulunan, son yıllarda hayatımıza girmiş alet.

bunu alacaksanız kesinlikle lidar tarayıcılı olanlardan alın. diğerleri yeterince akıllı değil.

lidar tarayıcılılar evin haritasını çıkarıyor ve akıllı bir şekilde süpürüyor, diğerleri sadece yakınlık sensörüyle kafasına göre takılıyor.

önerdiğim model ise: roborock s5 max

çayı şekerli içen insan

2 hafta kendini zorlayıp çayı şekersiz içerse, bir daha şekerli içemeyecek insandır.

sonrasında da "çayı şekerli içenleri küçümseyenler" tarikatına üyeliği kabul edilir.

günlük rutin dışına çıkınca bünyenin aptallaşması

rutinin bünyeyi aptallaştırması olarak da yorumlanabilir.

bu durumun oluşmaması için zaman zaman rutin dışına çıkılmalı, bünye şaşırtılmalıdır.

eda baba

Zeynep bastik’la aynı dönemde popüler olması yüzünden geri planda kalmış olan eski bando solisti.
Şarkılarda hep aynı vurguyu yapar: son kelimeyi titreterek söylemek. Başlarda gğzel gelse de bir süre sonra artık yeter dedirtir insana bu vurgu.
Yine de şirin bir insan izlenimi veriyor, severiz.

adalya

orijinal adalya'nın tapdk izni olmadığı için türkiye satışı yapamamasından dolayı, tapdk izni olan fez'i satın almasıyla erişimi kolaylaşmış tütün üreticisi.

adalya ürünleri bildiğiniz gibi karışım aromalar ve sanıyorum o karışımları olduğu haliyle satmak mümkün değil ülkemizde. o yüzden fez kutularında karışımın adı yazmıyor ama kodları var. şu an için 50 gram ve 500 gramlık paketlerde satılıyor. bence piyasada orjinaline erişim kolaylığı-fiyat-performans kriterlerine göre kıyaslayınca en sağlam tütündür an itibariyle.

tabi mümkünse tespih, dar gömlek ve kısa pantolon triosuyla kullanmayınız. efendi gibi evinizde tüttürün, çok sık olmasın o da.

kahve

eğer evde yapıcam diyorsanız, er ya da geç o elektrikli değirmen tipi öğütücüyü almanız gerekecek. el değirmeniyle bu iş kesinlikle sürdürülebilir değil. en azından başta o el değirmenine o parayı vermeyin, biriktirip 1000-1500 arasına satılan öğütücülerden birini alın. baratza encore kullanıyorum ve espresso zaten yapmıyorum. benim için son derece tatmin edici oldu.

uludağ sözlük

afedersin yarrak gibi bir hale gelmiş sözlüktür. sebebi de ekşinin ekşi olduğu, az ama öz olduğu, alternatif olduğu, kafası çalışan tiplerin bol olduğu, muhalif olduğu yıllarda anti-ekşicilerin toplanma yeri olmasıdır. ama şu göz ardı edildi: anti-ekşicilerin, insanların dinlemesi gereken söyleyecek şeyleri yok ki! ekşide ekşiciler yazar herkes okurdu çünkü kaliteliydi, anti-ekşi'de yani uludağda ise uludağcılar yazıyor, başlarda kendileri okuyordu ama bu kesimin bir kısmının okumakla da çok ilgisi olmadığı için onlar da okumamaya başladılar. okumakla ilgisi olanlar da zaten daha kaliteli adamların yazdığı ekşiyi okumaya geçtiler. böylelikle silindi gitti.

Buradan çıkarılacak dersler:
1. hiçbi anti-proje, orjinalini geçemez. hele sadece ideolojik pozisyonlamayla asla geçemez.
2. orjinali o hale getiren ama mevcut durumdan memnuniyetsiz olan adamlar bir şekilde çekilebilseydi, o zaman belki bir yerlere gelinebilirdi. pozisyonlama da eskisi bozuldu, eskinin orijinal ruhu burada devam ediyor gibi bir şey olmalıydı.

şimdi bu yarrak gibi sözlüğünüzü alıp istediğiniz yerinize sokun.

ekrem coşkun döner

bir amme hizmeti olarak nasıl bu kadar ucuza bu döneri satabildiklerini açıklıyorum.

bu işin temelde 3 tane sırrı var, kullanılan yağ türü, yağ oranı ve pişirme süreci (fire)

1)klasik dönerciler yağ olarak kuyruk yağı kullanır, ekrem coşkun kavram yağ. sağlığa zararlı denilemez ama daha lezzetsizdir.

2)klasik dönerciler %15-25 oranında yağ kullanır, ekrem coşkun %25-35.

3)klasik dönerciler, gerek müşteri sayısının hızlı olmamasından, gerek etin o şekilde daha lezzetli olduğunu düşündüklerinden döneri daha fazla pişirirler. fakat döner piştikçe daha çok fire verir. ekrem coşkun'a dikkat ederseniz et henüz tam pişmeden kesilir, tam kesildiği anda geride kalan kısım kırmızı kırmızı görünür. bu sayede daha az fire verir. ayrıca dönerin kesildikten sonra döküldüğü tabla, diğer dönercilerde süzgeçler sayesinde daha kuruyken, ekrem coşkunda epey yağ birikir. bu sayede düşen etler yağın içine girer ve gramajı artar.

temelde yediğiniz şey, kuyruk yağı yerine kavram yağ ile yapılan ve daha çok yağ içeren, az pişmiş bu sayede az fire vermiş, ve yağa bulanarak ekmeğe konulmuş bir şeydir.

uygun fiyat çok fazla müşteri çekeceği için etin hızlı kesilmesi mümkün kılınmış, yaratılan yüksek tonajda düşük marja ramen dükkan sahibine para kazandırır olmuştur.

odtü lü öğrencilerin yan çizmesi

eleştirdiği kişiye düşüncelerini birebir iletebilme fırsatını yakalamış ve doğal olarak daveti kabul etmiş, akıllı mantıklı, ülkenin yüz akı gençleridir.

sağda solda cahillerce eleştirilirler.

ben anadolu

2018 ankara devlet tiyatroları programından "teknik sebeplerle" kaldırılmış oyun.

öyle sanıyorum oyun sadece bir kez sahnelenebildi, ve ben de o an oradaydım.
herkesin bilmesi için buraya not almakta fayda var,

oyun sonunda tüm ekip tek tek sahneye davet edildi ve alkışlandı. en son oyunun yönetmeni sibel özer chulliat sahneye davet edildi ve kendisi, devlet tiyatrolarının yönetimiyle ilgili birkaç eleştiride bulundu. ve bir de eline bir kravat alıp, devlet tiyatrolarındaki yeni nesil yöneticiler ve ilgili bürokratların temsil ettiği zihniyeti ayıpladığını göstermek için kravatı makasla kesti ve en ön sırada, üst düzey olduğunu düşündüğüm bir yöneticiye doğru atıp alın bunu gerekli kişilerin istediğiniz yerine takın gibi bir şey söyledi.

olayın üstüne ön sıradaki kişi kravatı sahneye fırlatıp derhal kalktı ve salonu terk etti. o kişinin kim olduğunu bilmiyorum, keşke yönetmenden veya oyunculardan dinleyebilsek hikayenin devamını. ama şahsen ben bu oyuna bir yaptırım geleceğinden emindim.

müthiş bir emek verilmiş, bence haklı bir eleştiri yapılmıştı, yönetmen de muhtemelen oyununun kaldırılma riskini bilerek yaptı her şeyi.

Kendisini buradan cesaretinden ötürü tekrar tebrik ediyorum, devlet tiyatrolarının yönetimindeki zihniyet elbet bir gün tekrar değişir, o gün o adamlar unutulacak ama sizin gibiler her daim değerli kalacak.

melih gökçek

Kendisinden sonraki 7 kuşağa yetecek sermaye yaptı ne direnecek. Elindekilerden olma korkusuyla tıpış tıpış reisinin dediğini yapacaktır.

powerbank

iphone kullananlar için powerbanki şarj eden kablo farklı, iphone’u şarj eden kablo farklıdır bu yüzden 2 farklı kabloya sahip olmayı/taşımatı gerektirir malesef.